
Bahçe Tarımı 1- (5.Ünite)
BAHÇE TARIMI 1
Ünite – 4
Bahçe Bitkilerinin Fizyolojik Esasları
Büyüme: Bitki bünyesinde geri dönmeyecek biçimde hacim ve ağırlık artışı ile beliren olumlu yöndeki şekil değişimleridir.
Gelişme: Bitkilerde beliren kitle, biçim, hacim ve ağırlıktaki olumlu ya da olumsuz değişimlerin tümüdür
Bitki Fizyolojisi: Bitkilerdeki canlılık olaylarını ortaya çıkış nedenleri ile birlikte fizik, kimya ve biyolojik kurallara dayanarak açıklayan bir bilim dalıdır.
Bitkisel Hormon: Doğal olarak bitkilerde oluşan, büyüme ile buna bağlı diğer fizyolojik olayları kontrol eden ve oluştukları yerden, bitkinin başka bölgelerine taşınabilen, oralarda da etkili olabilen, çok az miktarlarda bile etkisini gösterebilen organik maddelere verilen genel addır.
Enzim: Yaşayan hücrelerde sentezlenen ve tüm hayatsal olaylarda rol alan biyolojik katalizördür. Vitamin: Bitkilerde sentezlenerek metabolik olaylarda doğrudan veya dolaylı olarak rol alan, en büyük etkililiği enzimlere kofaktör görevi görmesi olan organik bileşiktir.
Amino asit: Amino (NH2) ve karboksil (COOH) gruplarından oluşan ve proteinlerin yapı taşı olan moleküldür.
Karbonhidrat: Canlının yapısına katıldığı gibi enerji de sağlayan karbon, hidrojen ve oksijen elementlerinden oluşan organik bileşiklerin genel adıdır.
Absisik asit (ABA): Bitkilerde yapraklarda sentezlenen ve büyümeyi engelleyici etkiye sahip dorminler grubunda yer alan bir bitkisel hormondur. Tohumların çimlenmesine engel olarak dinlenme-de kalmasına neden olan en önemli içsel faktördür.
Gibberellik asit (GA3): Bitkilerde genç büyüme noktalarında (sürgün uçları ve kökler) sentezlenen, ayrıca yoğun olarak embriyo, tohum ve meyvede bulunan; hücre uzamasına neden olarak hızlı büyümeyi sağlayan bitkisel bir hormondur.
Lipid: Biyolojik kaynaklı organik bileşikler olup, yağ asitleri ile ilişkileri olan heterojen bir gruptur.
Endosperm: Tohumun depo besin maddelerini içeren ve dolayısıyla embriyonun besin ihtiyacını karşılayan bölümüdür.
Gibberellik asit (GA3): Bitkilerde genç büyüme noktalarında (sürgün uçları ve kökler) sentezlenen, ayrıca yoğun olarak embriyo, tohum ve meyvede bulunan; hücre uzamasına neden olarak hızlı büyümeyi sağlayan bitkisel bir hormondur.
Tepe tomurcuğu baskınlığı: Tepe hakimiyeti: Apikal dominansi: Tepe tomurcuğunun, diğer tomurcukların ve bunlardan süren yan sürgünlerin (koltuk sürgünleri) büyüme ve gelişmesi üzerine olan engelleyici etkisidir.
Geotropizm (yere yönelim) açısı: Köklerin toprak içerisinde ilerlerken düşeyle yaptığı açıyı ifade etmektedir.
Oksin: Bitkilerin büyüme uçlarında (sürgün ucunda ve kök ucunda) yoğun olarak sentezlenen ve köklenmede önemli rol oynayan büyümeyi teşvik edici bir hormondur. Oksinlerden özellikle indol bütrik asit (IBA), indol asetik asit (IAA) ve naftalen asetik asit (NAA) köklenmeyi teşvik edici özelliğe sahiptir.
Apikal meristem: Sürgün ucunda bulunan ve hızlı bölünme yeteneğine sahip olan doku.
Budama: Herhangi bir bitki organının kesilerek veya koparılarak bitkiden uzaklaştırılması işlemidir.
Boğma: Gövdeyi saracak uzunlukta ve üç parmak kadar genişlikte kesilen çinko şeritin ağacın gövdesine sıkıca sarılarak, üstten kalınca bir telle bağlanarak sıkıştırılması işlemidir.
Bilezik alma: Gövdenin kabuğundan bilezik şeklinde 3-5 mm genişliğinde bir halka kesilip çıkarılması işlemidir.
Nisbi nem: Havanın herhangi bir sıcaklıkta, tuttuğu su buharının o sıcaklıkta tutabileceği en yüksek su buharı miktarına oranıdır.
Fizyolojik denge: Bitkide vegetatif gelişme ile generatif gelişmenin dengede olması durumudur.
Gençlik: Bitkinin ilk çiçek taslaklarının görüldüğü zamana kadar geçen dönemi ifade etmektedir.
Olgunluk: Yeterli büyüme oranı ve çiçeklenme kapasitesine ulaşılması ve morfolojik yapının kademeli olarak değişimini ifade eder.
Yaşlanma: Senesens: Aktif, genetik olarak düzenlenen gelişim süreci. Yaşın ilerlemesiyle birlikte bitkide meydana gelen yıpranma olaylarını ifade eder.
Karotenoid: Bitkilerde ve bazı diğer fotosentetik mikroorganizmalarda bulunan pigment.
Amid: Peptit: Lineer amino asit polimerleridir
Periyodisite: Alternans: Yıllara göre üründe meydana gelen biyolojik düzensizliği ifade eder. Antepfıstığı, fındık ve zeytin mutlak periyodisite gösteren türlerdir.
SADH: N- diethylaminosuccinamik asit. Engelleyici olarak kullanılmaktadır.
TIBA: triidobenzoikasit. Tamamlayıcı, taşıma engelleyici olarak kullanılmaktadır.
Rejenerasyon: Bir bitkinin veya bir organizmanın yaralanan kısmının düzelmesi veya ayrılan, kopan bir parçasından yeni bir yapı, organ hatta tüm bir organizmanın oluşması eğilimidir.
Tomurcuklardaki Dinlenme;
-Gerçek dinlenmede bünyesel faktörler etkindir.
-Zorunlu dinlenmede çevresel faktörler etkilidir.
-Zorunlu dinlenme kış sonu veya ilkbahar başlangıcında görülür.
-Nisbi dinlenmede bitkideki organların birbirine olan baskın özellikleri etkilidir
Çim Kökü: Tohumun çimlenmesi ile oluşan köklere verilen addır.
Yaşlanma Belirtileri;
Fotosentez gücünün azalması, Klorofil parçalanması, Hücre zarlarının parçalanması, Hücrede lipidlerin yoğunlaşması
Bazı meyve tür ve çeşitlerinin bir yıl verimli olup, ertesi yıl hiç meyve vermemesi veya çok az meyve vermesi olayına periyodisite veya alternans denir.
Meyve ağaçlarında görülen çiçek ve meyve dökümlerini 4 grupta toplamak mümkündür:
1. Çiçek Dökümü: Çiçeklenmeden hemen sonra meydana gelmektedir. Dişi organı kusurlu olan çiçekler dökülmektedir. Bu döküm çiçeklenmeden sonra ortalama iki hafta sürer.
2. Küçük Meyve Dökümü: Birinci dökümden 15-20 gün sonra meydana gelmektedir. Dişi organ tamamen normal yapıdadır. Dökülen küçük meyvelerde döllenmenin olmadığı tespit edilmiştir. Dökülen çiçeklerde tozlanma olmasına rağmen, polen tüpü gelişmesi engellendiği için döllenme gerçekleşmemektedir. Bu dönemde dökülen çiçekler normal görünüşlü olup, meyveler birinci döküme göre daha iri bir safhadadırlar, bazen de taç ve çanak yapraklarının ve dişicik borusunun kuruyup düştüğü görülür.
3. Haziran Dökümü: İkinci dökümden yaklaşık 1 ay sonra meyveler iri fındık büyüklüğünü aldığı zaman meydana gelir. Haziran dökümü, ağaç üzerindeki meyve miktarını ayarlayıcı bir etki yapar. Bu döküm aynı zamanda ağaçlarda seyreltme etkisi yapmaktadır. Haziran dökümünün önemli nedenleri; meyveler arasındaki besin maddeleri bakımından rekabet, döllenmiş tohum sayısı bakımından farklılık, tohum kalitesi ve hormon düzeyleridir. Bu dökümde ikinci dökümden farklı olarak meyveler daha iri olup, ikinci dökümde tohumlar bozulup dağılmasına karşılık, bu dökümde dokular gelişmemektedir.
4. Hasat Önü Dökümü: Meyvelerin olgunlaşma periyodunun sonunda tam olgunlaşmadan hemen önce meydana gelen dökümlerdir.
Kaynak: Anadolu Üniversitesi AÖF Yayınları
Teşekkürler